Guatr, boynun ön kısmında bulunan tiroit bezlerinin şişmesi ve anormal düzeyde büyümesidir. Kadınlarda, erkeklere göre daha yaygın görülen guatr, temelde iyot eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Tiroit bezleri, tiroit hormonlarının salgılandığı, vücudun metabolizma dengesi ve beyinsel fonksiyonlar için oldukça önemli bir hormon bezidir. Guatr, Türkiye’de oldukça yaygın görülen bir hastalıktır.
İçindekiler
Guatr Nedir?
Nodüler ve nodülsüz olmak üzere iki ayrı türü olan guatr, tiroit bezlerinin normal boyutunun çok üstünde şişmesi demektir. Kısa anlatımıyla nodülsüz guatr vücudun kendi dengesiyle ilgilidir. Tiroit bezleri yeterince tiroit hormonu salgılayamadığı için büyümeye başlar. Nodüler guatr ise tiroit bezindeki hücreler ile ilgilidir. Beynin göndermiş olduğu hormon üretimi talebi, bazı hücreler tarafından yanlış algılanır. Bu hücreler fazla çalışarak tiroit bezinde nodüller oluşturmaya başlar. Nodüller boyun bölgesi kontrol edildiğinde yumru şeklinde hissedilmesi mümkün yapılardır.
Guatr Nedenleri Nelerdir?
Guatrın nedeni en yaygın olarak iyot eksikliğidir. Guatrın diğer nedenleri ise:
- Sigara kullanımı
- Gebelik ve anormal doğum
- Selenyum eksikliği
- Genetik faktörler
- Tiroit kanseri
- Hipertiroidi (Tiroit bezinin olması gerekenden fazla çalışması)
- Hipotiroidi (Tiroit bezinin yeterince çalışmaması)
- Nodül oluşumu
- Graves hastalığı
- Boyun bölgesinin radyasyona maruz kalması
Guatr Belirtileri Nelerdir?
Guatr belirtileri, boğaz bölgesinde görülen pek çok hastalık ile benzerdir. Gribal enfeksiyona bağlı şişlikler ile karıştırılabilir. Bu sebeple özellikle tiroit bölgesine yakın yerlerde şişlikler tespit edilirse ve bu şişlik belli bir süre geçmesine rağmen inmezse uzman doktora başvurulmalıdır. Başlıca guatr belirtileri şunlardır:
- Boyun bölgesinde şişlik ve baskı hissiyatı oluşması: Hastalar genellikle tıraş olurken veya boyun bölgesinin gerilmesiyle şişlikleri fark eder. Bu tipteki şişliklerin kontrollerinin yapılması önemlidir.
- Yutkunma eyleminde zorluk yaşamak: Hastaların deneyimleri genellikle “boğazda bir cismin takılı olduğu” hissidir.
- Nefes alırken güçlük çekmek: Özellikle sigara kullanan hastaların fark etmekte güçlük çektiği bir belirtidir. Nefes alma güçlüğü boğaz bölgesinde yoğunlaşıyorsa guatr olma riski vardır.
- İstemsiz ve belli aralıklarla nükseden öksürme: Boğaz bölgesindeki doluluk hissi reflekslerin öksürme eylemini gerçekleştirmesine sebep olmaktadır.
- Sesin kısılması veya çatallanması: Tiroit bezinin anormal şişliği sebebiyle ses telleri sıkışır ve normal çalışamaz.
Guatr Kimlerde Daha Sık Görülür?
Guatr her yaşta ve cinsiyette görülebilir. Ancak özellikle 30’lu yaşlarını geçmiş kadınlarda, sigara kullanan bireylerde, ailesinde tiroit bezine bağlı özellikle nodüler rahatsızlık geçiren kimselerde, boğaz bölgesinde şiddetli enfeksiyon içeren bir hastalık geçirenlerde, hamile ve menopoz dönemindeki kadınlarda, lityum kullananlarda görülür.
Guatr Tedavisi
Guatr tedavisinin 3 ayrı yöntemi vardır. Bunlar ilaçlı tedavi, radyoaktif iyot tedavisi ve cerrahi operasyon ile gerçekleştirilen tedavidir. Tedavi yöntemlerinin işleyiş süreci sırasıyla şu şekildedir:
İlaçlı Tedavi: Guatr tanısı koyulan hastanın tiroit bezlerinin davranışına göre ilaç tedavisi uygulanır. Tiroit bezleri çok çalışıyorsa, tiroit hormonunun salgılanmasını baskılayan ilaçlar verilir. Tiroit hormonunun salgılanmadığı durumlarda ise ilaçla hormon takviyesi yapılır. Buradaki temel amaç hormon dengesinin sağlanmasıdır.
Radyoaktif İyot Tedavisi: Nükleer tıp bölümlerinde gerçekleştirilen tedavi yönteminin diğer adı atom tedavisidir. Radyoaktif iyot tedavisinde, tiroit bezlerinin çalışabilmesi için hastaya düşük dozda iyot verilmektedir. Tiroit bezindeki kötü huylu veya anormal çalışan hücreler hedef alınarak büyüme engellenir.
Cerrahi Operasyon: Genellikle nodüler guatr tanısı koyulan hastalara cerrahi işlem uygulanmaktadır. Hormon seviyesinde anormallik görülmeyen ancak nodül tespit edilen hastaların boğazına kesi işlemi uygulanarak nodüller ve tiroit bezinin bir bölümü alınır. Risk faktörü düşük olan bu cerrahi operasyonda ses tellerinin ve diğer dokuların zarar görmemesi önemlidir. Düşük de olsa bu risk faktörünün varlığı sebebiyle alanında uzman doktorlara başvurmak yerinde olacaktır.